“Belirgin sıkıntıya ya da kişilerarası ilişkilerde zorluklara neden olacak şekilde, sürekli olarak ya da yineleyici biçimde, cinsel etkinlik bitene kadar yeterli sertleşmeyi sağlayamama veya sürdürememe” durumu sertleşme bozukluğu olarak kabul edilir.

Sertleşme bozukluğu, ereksiyon sorunu genel tıbbi durumla tamamen açıklanamadığında kullanılan bir psikiyatrik tanıdır. Dolayısıyla ayırıcı tanıda önemli nokta, problemin psikiyatrik bir bozukluk olarak sınıflandırılmasının uygun olup olmadığına karar vermektir. Omurilik travması sonrası, ani başlangıç olduğunda bedensel hastalığın rolü çok açıktır. Ya da genç, sağlıklı bir erkekte ilk cinsel deneyimler sırasında ortaya çıkan, yoğun anksiyeteye bağlı ereksiyon bozukluğunda psikojenik etiyoloji önceliklidir. Ancak çoğu zaman karma etiyoloji bulunmaktadır ve psikolojik etkenler biyolojik kökenli durumu şiddetlendirebilmektir. Bunun tersi de geçerlidir. Tıbbi değerlendirme, ereksiyon sorunlarına neden olabilecek bir hastalık varlığını ortaya çıkarabilirse de bu durumun varlığı, nedensel ilişkiyi kanıtlamaz.
Sertleşme bozukluğu özellikle yaşlı erkeklerde yaygın olarak görülen bir durumdur. Yaşları 40-70 arasında olan erkeklerin en az yarısında sertleşme bozukluğu olduğu tahmin edilmektedir. Toplum çalışmaları, erkeklerin yaklaşık %8’inin ilk cinsel deneyimlerinde ereksiyon zorluğu yaşadığını göstermiştir. İlk denemede sertleşme bozukluğu, alkollü olmak, partneri tanımamak, çevre baskısı nedeniyle cinsel ilişkiye girmek ve gerçekte cinsel birleşme istememek gibi çevresel etmenlerle ilişkili olabilir.
Sertleşme (Ereksiyon) Bozukluğunun Tedavisi
Fizyolojik ve psikolojik etkenler sertleşme bozukluğu olan erkeklerin büyük bölümünde birlikte bulunur. Erkeğin cinsel davranışları sosyal, kültürel, dinsel, kişilerarası unsurlar gibi pek çok etmenle etkileşim halindedir. Buna göre, klinisyen bir erkeğin sertleşme zorluklarını değerlendirirken, eityolojiden bağımsız olarak her zaman eşlik eden psikosoyal konuları dikkate almalıdır. Tamamen organik etiyolojili olgularda bile çiftin ilişkisi, kişinin duygusal durumu ve benlik saygısı özenle incelenmelidir.
Psikojenik sertleşme bozukluklarında, cinsel performans ve doyum konularında doğru bilgi, gerçekçi düşünce ve beklentiler konusunda erkekler (ve eşleri) bilgilendirildiğinde sorun çoğu zaman ortadan kalkabilir. Cinsel anatomi ve fizyoloji, cinsel yanıt döngüsü, mastürbasyon, cinsel yanıtta erkek-kadın farklılıkları konularında bilgilendirme yapmak önemlidir. Ayrıca yaşlanma, hastalık ve tıbbi tedavinin cinsel istek, uyarılma ve orgazma etkisi üzerinde durulmalıdır. Mümkünse bilgilendirici ve güncel kendi kendine yardım kitapları bu eğitim sürecinde yardımcı olarak kullanılabilir.
